Noel geldi. Yeni yıl yaklaşıyor ve her yerde geçmiş yılın
muhasebesi yapılıyor. Hükümet, son çabalarına rağmen (emeklilere
ikramiye vermesi ve Çipras’ın Berlin’deki Sol Parti’ni toplantısında
yaptığı konuşma) her alanda düşüş gösteriyor.
Ekonomik alanda, Başarı Hikayesi’ndeki büyük söylemlerden kalan,
sadece “dürüst uzlaşma”. Parlamentoda memoranduma ilişkin ikinci
değerlendirmenin sonucunda çıkan tasarruf politikalarının sıkıntısı
2017’de devam edecek. 2060'ta meyvelerini vermeye başlayacak olan borç
rahatlaması programı bile “kurumlar” tarafından şantaj yapmak için
kullanılıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın uyguladığı parasal gevşeme
politikası hükümeti rahatlamaz, çünkü iflas etmiş olan Yunan bankaları
bunlardan yararlanmaktan çok uzakta ve Draghi her an sonlandırabilir.
Ancak politik olarak, hükümet doğu Ege’deki adalarda mültecilere
kucak açarak, insanlığın bir sembolü olduğunu söyleyerek gururlanırken,
şimdi o aynı adalar mülteciler için kuşatma altında oldukları acı dolu
yerlere dönüşmüştür. Kısa zaman önce Çipras, Papa’nın Midilli adasına
ziyaretiyle övünürdü. Şimdi Kamenos, Kasidiaris ile (Altın Şafak
milletvekili) beraber fotoğraf çekiliyor.
Genel olarak iki yıl önce Syriza ve ANEL hükümeti , Renzi ve Hollande
müttefik hükümetlerin yardımıyla AB ile uzlaşma istiyordu. Şimdi bu
uzlaşmalar, daha açık bir şekilde aşırı sağın politikalarını benimseyen
müttefik hükümetlerle devam ediyor. AB'nin “dürüst uzlaşma” stratejisi
kayalıklara vurmuş ve öyle büyük bir krize yol açmış ki, sadece AB’yi
değil bütün kapitalist dünyayı etkiliyor.
Bu görüntünün karşısında başka hesaplarla durmak gerekir. O
muhasebeler “alt tabaka”da olan insanların muhasebesidir. Yedi yıllık
süreç içerisinde işçi direnişi yayıldı ve büyük bir sol çoğunluğu ortaya
çıktı. Öyle ki, 2015 yılında referandumda büyük bir çoğunlukla (%62)
HAYIR, “OXI” oyu çıktı. Bu dalgalanmadan ne kaldı?
Parlamenter politik oyunun mantığına göre, dalgalanmalar azalmıştır.
Yeni Demokrasi Partisi anketlerde öne geçmektedir ve Syriza çökmektedir.
Fakat tuhaf olan, hükümetin tasarruf politikalarına (Yeni Demokrasi
lideri Mitsotakis bu politikaları daha iyi uyguluyabileceğini
söylemesine rağmen) her seferinde büyük bir çoğunluk karşı duruyor.
Emekliler bunun son örneği. Sonbaharın sonunda başbakanlığa doğru
gerçekleştirilen kitlesel yürüyüşü çevik kuvvet polisi ve biber gazı
durduramadı, eylemciler yolu kesen polis otobüsünü devirmeyi denediler.
Geçen hafta Çipras’ın acil yardım vaadi “yasal” olarak reddedildi,
emeklilerin mitingi insan seliydi.
Bir süre önce liman işçilerinin uzun süreli grevini örnek
verebiliriz. Yeni Demokrasi Partisi, armatörler ve denizcilik
bakanlığının protesto ve grevi kırma çabaları boşa çıktı, hükümet
mecburen geri adım attı ve denizcilerin vergisini yükseltmeyi
öngörmediklerini belirtti.
IMF, Alman Ekonomi Bakanı Schäuble ve Yunanistan Şirketler ve
Bankalar Birliği, sendikaları değiştirmek ya da onlardan kurtulmak
istiyor. Özellikle son zamanlardaki özelleştirme baskısına işçilerin
karşı durması bütün dünyanın beğenisini kazanıyor. İşçiler diyor ki
“ellerinizi sudan çekin”.
Alttakilerin hesabı “karşı durabilirz, mücadele edebiliriz ve
kazanabiliriz”. Hatta hepsini kazanabiliriz, bizden çaldıklarını, eski
ve yeni memorandumlarla, gerı alabiliriz. Önemli olan sol muhalefet
anlaması ve onderlik rolünü üstlemesi, bağnazlığı ve moral bozukluğunu
bırakıp dünyaya yeni bir fırsat vermesi ve özlem duyduklarımızın gücünü
göstermesi. Devrimci antikapitalist solun görevi bu işin öncüsü
olmaktır.
Panos Garganas
(Yunanca orijinalinden Türkçe'ye Rüstem Bakırcıoğlu çevirdi.)